
1987’de doğdu .Hacettepe Üniversitesi’nde aldığı profesyonel sanat eğitiminin ardından eğitimine Mustafa Kemal Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim bölümünde devam etti. Aynı üniversitede “Siyah Kalem Minyatürlerinin Göstergebilimsel Analizi ve Plastik Göstergelerin Belirlenmesi” konulu tezini sunarak yüksek lisans eğitimini tamamladı. Siyah Kalem üzerine yaptığı tez çalışmasıyla bu görsellerin minyatür değil resim diline yakın çalışmalar olduğunu somut bulgularla ispatladı. Aynı dönem içerisinde Prof. Seval Yavuz’dan grafik tasarım ve dijital sanatlar eğitimi aldı. Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesinde pedagojik formasyon eğitimini tamamladı.
Yeni Medya Sanatıyla ilgilenen sanatçı dijital ortamda tasarladığı çalışmaları klasik dönem eserlerine yakın bir üslupla ele almaktadır. Uzak Doğu minyatür sanatının özgün karakter yaratım sürecinden etkilenen sanatçı daha çok kadın portreleri üzerine çalışmalar yapmaktadır. Yaşadığımız dönemin dijital ve uzay çağını temsil etmesi nedeniyle çalışmalarını online olarak dijital platformlarda sergilemektedir.
Çalışmalarında kadın portrelerine odaklanan sanatçı bu portrelerde sembolik ve metaforik yaklaşımlara yer vererek "kadın varoluşu",
" kimlik", "içsel dünya", " evrensellik" gibi temalar oluşturmuştur.
Klasik tekniklerin estetiğini dijital ortamla birleştirerek, hem geçmişin izlerini hem de çağdaş dünyanın renklerini ve imgelerini kullanmıştır.
Minyatür geleneğinde arka mekan genellikle sınırlıdır; figürler, sembolizm ve kompozisyon ön plandadır. Sanatçının eserlerinde bu yön, mekan algısı yerine figür, ışık, renk ve sembollerle anlatım olarak tercih edilmiştir.
Sanatçının bazı eserlerinde bireysel ile kozmik, mikro ile makro arasında bağlantılar kurma isteği görülmektedir. Eserlerinde yer alan evrensel imgeler, insanı doğayla ve evrenle ilişkilendiren bir vizyon sunmaktadır.
Portrelerinde ki kadınların bakışları doğrudan ve kararlı görünmektedir; portre türünde bu tür bir doğrudanlık izleyici ile ilişki kurarken, güç ve özne olma durumunu güçlendirmektedir.
Sanatçının "Queen" serilerinde kraliçelik sadece fiziksel ya da soyut bir güç değil; semboller, görünüş, duruş, izleyiciyle kurulan ilişki yoluyla bir kimlik oluşturma biçimini yansıtmaktadır.
Bazı eserlerinde yüzler asimetriktir. Bu bilinçli bir bozulmadır ve insanın iki yönlülüğüne ;akıl/ hayal, güç/kırılganlık, zihinsel karmaşa /farkındalık gibi hallerini vurgularken; klasik kadın portrelerini dijital deformasyonla birleştirerek eserlerinde bilinçli bir görsel rahatsızlık yaratmıştır.
Bazı portrelerinde kullandığı asimetri ve fotoğraf filtresi dijital kusursuzluk kültürüne karşı bir duruş olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sanatçının bazı çalışmalarında figürlerin yüzleri maskelenmiş ya da ikiye bölünmüştür. Bu durum Jungcu sembolizm de Persona kavramıyla ilgilidir:
Maske, topluma gösterdiğimiz yüzdür.
Altındaki yüz ise bastırılmış benliği temsil etmektedir. Ayrıca portrelerde ki bilinçli dijital deformasyonlar (bulanıklık, ışık kayması, piksellenme vb. ögeler) kimlik bölünmesini yansıtmaktadır:
"Ben kimim? Gösterdiğim ben mi, hissettiğim ben mi? "
Her bir portre insana kendi iç dünyasını, kırılganlığını, gücünü ve kozmik kökenini hatırlatmaktadır.
Sanatçının figürleri "anlatmak için değil, hatırlatmak için" oradadır.

Web sitesi trafiğini analiz etmek ve web sitesi deneyiminizi optimize etmek amacıyla çerezler kullanıyoruz. Çerez kullanımımızı kabul ettiğinizde, verileriniz tüm diğer kullanıcı verileriyle birlikte derlenir.